Pencere
tarihinde yayınlandıyağmur yağıyor… içimde nisanlar kalmış olmalı… kutu gibi bir evimiz vardı iki odalı her zaman mum gibi, sıcacık, sobalı küçücük penceresinden bakardım ağaçların telaş içinde savrulan dallarına saçak altlarında güvercinler otururdu alt katta Meral abla, çok da güzeldi ama… koşuşturan insanları taşırdı gözlerim hepsi evlerine girer, kimi çayını demler kimi pijamaları çekip radyonun dibine çöker… akşam olup kararınca hava dalardım uzaklara aklımda türlü hayaller, camın birinde arap kızı bakar dururduk ıslak bomboş sokağa… çocuklukmuş meğer akıp giden aşağıya havası, kokusu mis gibi burnumda tütüyor insanlar kalmış olmalı içimde… önce düşlerimizi çaldılar sonra gülüşümüzü dudağımızdan yıllar… ne aynalardaki yüzüm ne gözlerimdeki hüzün hepsinden biraz belki ama hiç biri ben değilim aslında… meyvesi acı ağacın ellerim acı dudağıma değince böyle olur bir şeyler içine sinmeyince bir gün birden anlıyorsun yanılgılarını…yanlışları… fakat yapacak hiçbir şey yok… ben oydum… içim dışım ben, bana doydum… yorgunum yalnız, çok yorgun… yürüyüp gitmek istiyorum bazen karmaşasından aklımın yürüyüp gitmek uzaklara dört yanım insan kırıkları bırakıp gitmek de çok uzak bana… … yine yağmur yağıyor… zaman bir başka zaman hep o çocuk, o pencere gözümün önünde… nisanlar kalmış, insanlar kalmış içimde kim bilir daha neler neler belki de… Bekir Mutlu Gökçesu 2009 Bu şiirin her […]